07 Ekim 2009

abime



dikkat ağlak ve içimden geldiği gibi yazılmış bir yazıdır.

Dün sana telefon açtım, "Ege playstation istiyor, nasıl birşey alayım?" diye. Biraz önce arayıp "yolladım size" dedin. Ota boka ağlama haftası içince bulunduğumdan yine gözlerim doldu benim de, bir iki damla düştü klavyeye..

kafamda sana dair o kadar çok şey var ki; ne yazsam eksik kalacak..

küçükken astım nöbetlerinde nefessiz kaldığında bile enejini neşeni yitirmezdin, ben korkudan ağlardım oysa. doktorlar seni tedavi edemiyor diye kızıp "ben kendi kendimi iyileştiririm" diye doktor oldun. ufacık bir çocukken ben ve sen de henüz ergenlik çağındayken atlattık şu günleri, yirmibeş senedir (üniversite birinci sınıftan beri (!)) aynı kadına aşıksın, iki güzel oğluşa da müthiş bir babasın.
ortaokulda erkekler hakkında bana taktik verirken,"doktor olmak istemiyorum mimar olacağım","odtüye değil itüye gideceğim" dediğimde sonuna kadar destek olduğunda,ben ne yapacağımı bilmezken bana yol gösterdiğinde, verdiğim her kararın da arkasında oldugunda, minicik ege'yi içimden söküp atmama izin vermediğinde,ben sırf bulaşık yıkamaktan nefret ederim diye tutup kolumdan bana makine aldığında,boşanma sürecimde ve sonrasında bunaldığım anlarda benim ne kadar doğru birşey yaptığımı hatırlatıp cesaretimi toplamamı sağladığında,benim regl agrılarımdan ege'nin yükselen ateşine kadar her hastalığımızda "doktor özgü" olarak seni rahatsız edişimizde,üstüne üstlük saçma salak her ihtiyacımızla bıkmadan ilgilendiğinde,(itiraf ediyorum evet) bu dünyada kimseyi dinlemeyip kendi kafamın dikine giderken sadece arada senden tırstığımda,beni hep değerli,hep önemli ve hep güçlü kıldığında...seni ne kadar sevdiğimi söylemek isterim, söyleyemem.

sadece küçükken harçlıklarımı biriktirip sana verdim ve ekmek almaya senin yerine ben gittim diye, bana katlanılır mı be canım abim?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder