28 Temmuz 2011

Onlar İçin Minibüs Şarkısı

" Eşyanın konumunu biçimini rengini almışlardır
Koltuğa oturdular mı koltuğun boyuna eklenir boyları
Pat pat pat diye gülerler bir motosiklet neşesiyle
Ama zariftirler de bir bisiklet kazasında ölmeyi akıl edecek kadar,
Patatesin ağaçtan mı koparıldığını tartışacak kadar naiftirler de,
Hakçası bilmedikleri yoktur, bütün balık adlarını bilirler bir kere,
Lunapark beğenisiyle düzenlenmiştir yatak odaları,
Kadındırlar nişanlıları kendilerine ada falan armağan ederler
Dardırlar da, söz aramızda, çekecek kullanarak işlemde bulunmak
gerekir,
Bayramlarda trafik noktalarına gül lokumu kutuları bırakırlar,
Ulusçudurlar bunun kanıtı olarak viskiyi kâseyle içerler
Ama batılıdırlar da lahmacuna havyar sürecek kadar,
Hekimdirler güneş gözlüğüyle kürtaj yaparlar başarırlar da
Şapkaları güzel bir niyet gibidir, öfkeleri dört mevsim reklamı,
Lirik değillerdir olmayı da istemezler zaten isteseler de olamazlar
Ama hamarattırlar uyku hapları ve bir sürü zımbırtıyla ölümü
magazinleştirecek kadar;
Padişahtırlar ferman çıkarmışlardır: hareme patlıcan ve hıyar ancak kıyılarak sokulabilir;
Sikke kesmişlerdir badem yaprağından ince kırağı tanesinden yeğni; Tecimendirler yüzyıllar boyunca karılarına hükümdarların
sataşmasını ağırca bir vergi olarak kabullenmişlerdir.
Düşünürdürler de ölülerin aile albümlerinden toplumbilim
kuralları çıkaracak kadar,
Dalgalı görürler her şeyi çiçek sayrılığını omuriliklerinde
geçirmişlerdir;
Efedirler, Nazilli'de Uzunçarşı onlarındır törenlere madalyalarla
katılırlar
Ama yük kamyonları Denizli'den geçerken plaka değiştirir
Ve sakıngandırlar sokakta konuşurken sırtlarını duvara verecek
kadar;
Düğünlerinin provası yapılır sünnetlerinin de ölümlerinin de
Kefenleri de kundakları gibi özenle hazırlanır ve aynı renktedir:
Kızlar için pembe-beyaz oğlanlar için beyaz-mavi
Dünya müzesinin en renkli portreleridirler
Tarihin sabıka kaydında fotoğrafları
Önden güleç ve edilgin yandan keskin ve firavun;
Dilenciler ve genelev kadınları üstüne sayısız özdeyiş yatar
kursaklarında,
İçlerindeki sevgi insanları atlayarak hayvanlara yönelmiştir
Özellikle kedilere ve köpeklere karşı iyice duygusaldırlar
iki gözleri iki çeşme,
Öldürmemektir felsefeleri bir karıncayı bile, ama yaşatmayı
bilmezler,
Bönlükten korkarlar, gezgin köftecilerden adamakıllı korkarlar
Fotoğrafın arabından ödleri kopar
Öğretmenlerden de korkarlar nedense
Ama elbet yerine göre gözüpektirler de
Sigaralarını yüksek fırından yakacak kadar;
Çincede demagoji olanağı var mıdır?
Arpaçay ne ilçedir?
Atçalı Kel Memet mi Manisalı Kör Bayram mı?
Yarın mı öbürgün mü?
Sorulardan korkarlar;
Yine de yanıtları hazırdır her şeye:
...dığı gibi, ...mekle birlikte, ...na karşın;
Olasılığa tanrı gibi taparlar da olağandan ödleri kopar,
Doğuran atı güzel bulur
Eski Anadolu-Bağdat demiryolu ortaklığının kitaplığında
Ve bir takım belletenlerde adları geçer,
Noterler tutar güncelerini,
Yönetmendirler kurul başkanıdırlar
Japon feneri ya da uçurtma tadı taşıyan senetlerden
Zamanaşımı süresi dolmadan tüyüp gider imzaları,
Kimi sözler onlar için kullanılır: saygın, ünlü, şahane
Kimi sözler onlar için de kullanılır
Kimi sözler onlar için kullanılamaz
Kimi sözlerin kullanılmaması doğrudur
Kimi sözler hiç kullanılamaz
Haşhaşla çalıştırırlar güzellik enstitülerini
İşbilirlik konusunda yücegönüllüdürler Svidrigaylov'luk taslarlar
Gerçekte su katılmadık birer Lujin'dirler
Taşarondurlar,
Yine de
Göçmen kuşların durumu söz konusu olunca
Bir yerlerinden birkaç Ahmet Cemil birden çıkarabilirler;
Dibe çökerler devinim evrelerinde
Durgun dönemlerdeyse kurbağa pislikleri gibi
Yan yana omuz omuza bitişe bitişe
Suyun yüzüne yükselirler
Giderek renkleri koyulaşır
Avukattırlar
Günoğludurlar
Nilüferleri kararta kararta
Kalırlar orda."
Cemal Süreya

Size de tanıdık geldiler mi ?

03 Temmuz 2011

Old Fangs



Eskiymiş ama ben koymamışım.

Kırıklar

Beyaz ve siyah nettir, tartışma gerektirmez. Sadece siz siyah dediniz diye beyaz siyaha dönmez, hatta gri bile olmaz. Gerçek kanıtlanmıştır. Bir gerçeği sizin inkar etmeniz o gerçeği değiştirmez. Olsa olsa siz kendinizi kandırırsınız, siz hayal olursunuz, gerçek orada durur.
Sorunları ortasından, sonundan, soru soranın sorusundan başlatamazsınız. Sorunun en dibine inip bakmak gerekir. Tartışabilmenin en birinci kuralı: " bu konu karşımdaki için sorun yarattığına göre, nasıl bir hata yapmış olabilirim" sorusudur. "bana bir soru soruluyor, saldırayım ve karşımdakini rencide edeyim, ardından öyle büyük başka sorun çıksın ki ben haklı olayım, olaydan yırtayım." diyorsanız, yanlışı kendinizde arayacaksınız.
Sorular varsa yanıtları da vardır. Soruya soru ile cevap vermek, kaçmaktır. Bu taktiği rakibinizi, düşmanınızı yenmek için, göt etmek için kullanabilirsiniz. Ama yakınınız saydığınız bir insanı göt etmek ne sizi haklı kılar, ne soruları yanıtlar ne de sorunları çözer. 
Varolan sorunları çözmek için, onu dile getirenleri suçlamak, karalamak ya da tahrik etmek size geçici bir zafer kazandırabilir. Suçladığınız insanlardan aldığınız cevapları kullanmak, olan şeyleri kapatmak için olmayan şeylerden suni problemler çıkartmak tartışmak değil, kaçak güreşmektir. Hata bir işi yapmak ise, ne yaptığını soran değil o işi yapan hatalıdır. Hatalı olanı neden yaptığınız bile çok önemli değildir. Soru soran insana cevabınız yoksa, ya o işi yapmazsınız, ya sorulduğunda o işi yaptığınızı açıkça anlatırsınız. Gerisi kendi kendini tatmin olur.
İnat etmek çocukluk yıllarında kalırsa faydalı olur.
Ertesi gün yüz yüze bakma ihtimali taşıdığınız insanlarla tartışırken, suçluluğun getirdiği saldırganlıkla, o kişiye hakaret etmeyin. Size tüm açıklığıyla anlattıklarını onu aşağılamak için çarpıtarak yüzüne vurmayın. Kalp kırmak zaferini elde edersiniz ancak ortada kırılan kalpler varsa kazanan taraf yoktur. 
Dürüstlük yoksa samimiyet olmaz. Samimi değilseniz tüm bu yazdıklarımın geçerliliği de kalmaz. Karşısındakini inciten sevgi olmamalıdır. Hala sokakta yalın ayak bir çocuk görse bile günlerce ağlayabilen kırılganlıktaki insanlara azıcık özen gösterin. Onları kırarken, incitirken, hırpalarken yaralarının sizin kadar kolay iyileşmediğini unutmayın. 
Ya da unutun ki zaten hiç hatırlamadınız. 

01 Temmuz 2011

İplik, Stencil ve Sprey Boyayla Sokak Sanatı


Minneapolis'ten, iplikler, stencil ve biraz sprey boyayla sanat. Ben o kadar ipliği sarmaya bile sabredemem sanırım.
Bu ve başka bir takım işleri için tıktık

via