27 Aralık 2009

"Başka Dilde Aşk"


"hiç konuşmadan anlaşabilir miyiz?"
Hele de çok konuşup, hiç anlaşamazken bu sorunun cevabını aramak çok keyifli bir deneyimdi. "Başka dilde aşk", izlediğim en güzel Türk filmlerinden biri. İşitme engelli kuzenimin neredeyse elimde büyümüş olması nedeniyle; filmin birçok sahnesi bana daha da tanıdık, daha yakın geldi aslında. Öncelikle; Mert Fırat işitme engelli rolü yapmamış bildiğin üstüne giymiş, yaşamış. Müthiş bir performans. (sadece oynamamış, senaryoyu da yazmış üstelik) Filmde tek bir konuya takılıp kalmadan, iç içe geçmiş bir sürü hikâye anlatmışlar. Pek de usul usul, ince ince işlemişler hikâyeleri. Eve kapanmış genç adamdan, kaygılı, kontrolcü anneye, para hırsı ile gözü dönmüş yöneticiden, dedikoducu arkadaşlara kadar her şey mükemmel ele alınmış. Beni rahatsız eden; abartılı ve alakasız bulduğum çağrı merkezi sahneleri idi. Eylem sahneleri filan, mesaj verme kaygısı ile filme sıkıştırılmış gibi duruyordu kanımca. O da filmin nazar boncuğu olsun. Anlatılabilecek, akılda kalan çok sahne var, ama ben anlatmayacağım. Eğer bunu okuyorsan sen de git kendi sahnelerini seç, beğen, yaşa diye. Her zaman dediğim gibi; "Ben izleyebileceğimiz yeni Türk filmleri yapılabilsin diye elimden geldiğince Türk filmlerini sinemada gidip izlemeye çalışıyorum " Ha bir de; mor ve ötesinden ayıp olmaz mı bir filme ancak bu kadar "cuk" oturabilirdi. Dip not; keşke başka dilde aşk gibi tüm Türk filmleri alt yazılı olsa ve işitme engelliler de filmleri rahatça izlese!

... sana büyük bir sır söyleyeceğim korkuyorum senden

korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri
el kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden
sana büyük bir sır söyleyeceğim kapat kapıları
ölmek daha kolaydır sevmekten
bundandır benim yaşamaya katlanmam sevgilim.
louis aragon

25 Aralık 2009

Sünger bob kask





sünger bob olmadan yaşayamam diyenlere !!
ayrıntılar burda
yok ben spiderman isterim, olmadı ironman isterim de diyebilirsiniz tabi.

23 Aralık 2009

Pour some music on me




Baya önce bulmuştum bu tuzlukları, canım bugün paylaşmak istedi. kutusu da pek güzelmiş.
şuradan alınabilirmiş.
bir diğertuzluk çeşidimiz de buradaydı, hatırlatalım

21 Aralık 2009

Kanat ve pino'dan; Erkekler İçin Ev Eğitimi Çizelgesi: 40 yaş çok geç!


Pazar günü Kanat Atkaya'nın şu yazısını okuduktan sonra; gidip pino'nun yerinde aslını gördüğüm, hayran kalıp, paylaşmak istediğim çizelge.

"1- Sofrayı Toplamak.
2- Bulaşık Makinesi Boşaltmak.
3- Çamaşırları Asmak.
4- Evi Toplamak.
5- Kirlileri Sepete Atmak (Çorap 2 Yıldız)."
"Sevgili Bülo'cuğum için motivasyon çizelgesi hazırladım. Haftada 10 yıldız toplarsa istediği kadar bilgisayar oyunu oynayabilir, 15 yıldıza halı saha maçına bile gidebilir:))

Eğitimin yaşı yok falan diyoruz ama yine de sloganımız; 40 Çok Geç! "

Harikaymış, eline sağlık pino :)
Konuya vesile olan Kanat'ın diğer yazısı.

20 Aralık 2009

pencere önü



son zamanlarda, değişen bir şey yok.

kek ve çayın yanında dinle

benim zeytinli kek tarifim;
3 yumurta,2.5 bardak un,250 gr çekirdeksiz zeytin, 200 gr beyaz peynir,1 bardak süt,1 çay bardağı sıvıyağ,1 demet dereotu(ben sevmem), 1 paket kabartma tozu, 1 tutam tuz.

oryantal




14 Aralık 2009

Futuristik Aydınlatmalar



Bu modern ve unik aydınlatmaları ode tasarlamış.
Şurada daha fazlasını da görebilirsiniz.




Street Clocks




John Briscella yardımıyla siz de kendi şehrinizden bir bölümünü duvarınıza asabilirsiniz.
Başka örnekler için; johnbriscella , kendi duvar saatinizi yaratmak için; fluidform
şurda ve şurda da başka başka duvar saatlerini paylaşmıştım :)
sonradan şu mükemmeli de görüp buraya koymasam, çatlardım.

Mary&Max


Mary & Max from Wheelhouse Creative on Vimeo.
tık ve tık

06 Aralık 2009

Yağmurun sesine bak


Tüm parklar bu kadar hüzünlü müdür yağmur altında?
Yoksa sadece bizimki mi böyle?

05 Aralık 2009

Elio

Kule iniş izni istiyorum





Ege o kadar güzel bir bebekti ki küçükken dijital makinemin olmamasına, fotograflarının foto sandığımızda kalmasına üzülürüm en çok. Bir de bu kaşıklar üzdü beni bak şimdi.
Neden Ege bebekken aklıma gelmedi ki kaşığın sapını çıkartıp uçağa monte etmek :)

Dipnot: Sayın anneler, merak etmeyin! Bebeğiniz mamasından 1 kaşık az yerse dünya yıkılmıyormuş ve o bebek yıllar sonra sizin boyunuzu geçebiliyormuş.

"Un tour de Manège"


Un tour de Manège from Les Manèges on Vimeo.

01 Aralık 2009

Oyun


Öğrenemedim gitti
Öğrenemedim gidecek.
Acaba oyunlar mı yalan,
Oyunlar mı gerçek.
Demin bir şeyler vardı,
Hiç belli olmadan bitti.
Buralarda biri oynardı,
Belli etmeden gitti.
Bana öyle geliyor,
Bütün oyunlar gerçek.
Yalnız şimdi bırakıp giden değil,
Bir başkası gelecek.
Özdemir ASAF

24 Kasım 2009

mantarlara bak !



sevimli "mantar lamba"





"hatırla!" mantarı :)


teknolojik "mantar lamba";



mantar sehpalar


şu son mantarları görüp arşivi karıştırınca baktım da neler varmış elimde neler...
hepsi de çok şirin; çok tatlı mantarlar di mi?

20 Kasım 2009

I'm hungry



sanırım bunlara "yenebilir mimari" diyebiliriz. kabak, soğan, dondurma, üzüm...gibi bir sürü yiyecekten yapılmışlar, pek de lezzetli olmuş.ben begendiğim görsellerden buraya koydum.ancak şu linki izlerseniz yüzlercesini görebilirsiniz.baştan uyarayım " acıktırır".






Charlotte Gainsbourg & Beck


Charlotte Gainsbourg "Heaven Can Wait" from Beck Hansen on Vimeo.

Anne ve babasından ötürü Charlotte Gainsbourg da başımızın tacıdır efenim.Charlotte'un albümü Aralık'ta çıkıyormuş.Bu da Beck ile yaptığı şarkı.
kaynak ; hafifmuzik

03 Kasım 2009

bir sabah



otelin penceresinden alanyaya bakınca bunu göreceksin..şaşırma.

23 Ekim 2009

Wind Beneath My Wings


Bette Midler - Wind Beneath My Wings

You are the wind beneath my wings.
Sanırım Ege'den cenazemde bunu çalmasını isteyeceğim. Burada da yazmış olayım.

07 Ekim 2009

abime



dikkat ağlak ve içimden geldiği gibi yazılmış bir yazıdır.

Dün sana telefon açtım, "Ege playstation istiyor, nasıl birşey alayım?" diye. Biraz önce arayıp "yolladım size" dedin. Ota boka ağlama haftası içince bulunduğumdan yine gözlerim doldu benim de, bir iki damla düştü klavyeye..

kafamda sana dair o kadar çok şey var ki; ne yazsam eksik kalacak..

küçükken astım nöbetlerinde nefessiz kaldığında bile enejini neşeni yitirmezdin, ben korkudan ağlardım oysa. doktorlar seni tedavi edemiyor diye kızıp "ben kendi kendimi iyileştiririm" diye doktor oldun. ufacık bir çocukken ben ve sen de henüz ergenlik çağındayken atlattık şu günleri, yirmibeş senedir (üniversite birinci sınıftan beri (!)) aynı kadına aşıksın, iki güzel oğluşa da müthiş bir babasın.
ortaokulda erkekler hakkında bana taktik verirken,"doktor olmak istemiyorum mimar olacağım","odtüye değil itüye gideceğim" dediğimde sonuna kadar destek olduğunda,ben ne yapacağımı bilmezken bana yol gösterdiğinde, verdiğim her kararın da arkasında oldugunda, minicik ege'yi içimden söküp atmama izin vermediğinde,ben sırf bulaşık yıkamaktan nefret ederim diye tutup kolumdan bana makine aldığında,boşanma sürecimde ve sonrasında bunaldığım anlarda benim ne kadar doğru birşey yaptığımı hatırlatıp cesaretimi toplamamı sağladığında,benim regl agrılarımdan ege'nin yükselen ateşine kadar her hastalığımızda "doktor özgü" olarak seni rahatsız edişimizde,üstüne üstlük saçma salak her ihtiyacımızla bıkmadan ilgilendiğinde,(itiraf ediyorum evet) bu dünyada kimseyi dinlemeyip kendi kafamın dikine giderken sadece arada senden tırstığımda,beni hep değerli,hep önemli ve hep güçlü kıldığında...seni ne kadar sevdiğimi söylemek isterim, söyleyemem.

sadece küçükken harçlıklarımı biriktirip sana verdim ve ekmek almaya senin yerine ben gittim diye, bana katlanılır mı be canım abim?

Doga İçin Çal


Doga icin cal ! / Divane Asik Gibi - Official Video from Doga icin cal on Vimeo.


Herkes gibi bana da Playing For Change projesini hatırlattı derken Doğa İçin Çal'da şu açıklamayı okudum;

Agaclar.net'ten Fırat Çavaş, doğdukları iller farklı, yaşadıkları mekanlar farklı, zevkleri, yaşama bakış açıları farklı 45 müzisyeni, varolan gerçekleri bir kez daha hatırlatmak için bir araya getirdi: Doğa için çal!
Doğa İçin Çal projesi, Playing for change ekibinin aylardır haberdar olduğu ve desteklediği bir projedir.
Doğa İçin Çal projesinde yer alan müzisyenlerin şarkılarını söylerken ya da çalarken çıkan yazıda yazan şehirler, o an çekim yapılan yer değil, müzisyenlerin doğum yerleridir.

dogaiçinçal
hem proje hem de kayıtlar nefis olmuş!
special thanks to bigu

04 Ekim 2009

Herhangi Bir Gün



Bu hafta sonu, bütün yıl olacağı gibi erken uyandık. Ege dersane sınavında çok başarılı olmuş (koltuklarım kabardı), en iyi sınıf olan sabah grubuna gidiyor. Çıkışta Antalya Müzesi'ne bir uğradık, ne zamandır gitmemiştik. Çoğu el yapımı gümüş yüzükten, seramiğe, deri cüzdana kadar bir sürü ürün satan, hem de ulaşılabilir fiyatlara satan d.ö.s.i.m.m satış mağazalarını özelleştirmişler. Müzenin güvenlik işi de çok olmuş özelleşeli. Şimdi sıra bilet gişelerindeymiş. İnanamadım, üzüldüm yine bu gidişata.
Elimde iki kitap var, onları okudum, iki tane film izledim, miyazaki'nin bende olmayan iki filmini daha aldım, iki bileklikten bir kolye yaptım, düşündüm, bir daha düşündüm. Düşünürken şunları daha da çok düşündüm.
Keki yakmaktan son anda kurtarsam da çok güzel olmuş, iki gündür bayılarak yiyoruz. Hatta Havva'ya da ikram ettik, kaç gündür gelmiyordu bize, özlem giderdik.
Herhangi bir hafta sonuydu, birçokları gibi. Tek farkı, Havva ile aldığımız scooterlı çantanın verdiği bir kaç saniyelik mutluluktu. Ama geçti tabi..Asayiş berkemal !!

27 Eylül 2009

büyük babaannem ne demiş?

dedelerle, anneanne ya da babaannelerle vakit geçiren çocukların çok farklı bir bakış açısı kazandıklarını düşünüyorum. ege zaten hergün dedesi ile, yazları da amcamlar ve büyük yengemlerle vb epey zaman geçiriyor, muhabbeti değişiyor :) anıları, özdeyişleri yerel ağızları öğreniyor, eğleniyor.
babamın anneannesinin sözlerinden birini, düşünürken aklıma geldi bunlar. büüyük babaannem şöyle demiş zamanında ;

"Dünyayı bugün gördük, götü soğuk soğuk "

ne güzel laf !!

24 Eylül 2009

Mü-Yap Müziğime Dokunma !

sansuresansur'den



"Friendfeed‘deki MÜ-YAP tartışmalarından sonra bir grup kuruldu ve orada konuyla ilgili neler yapılabileceği tartışıldı. Çok başarılı fikirler bulunduktan sonra ise son olarak bu fikrin hayata geçirilmesine karar verildi. Yapacağınız şey çok basit. Gördüğünüz bu CD kapaklarını, içine boş bir CD koyup (veya ne koymak istersiniz onu), aşağıda verdiğimiz adrese postlamanız yeterli. Eylemin başarılı olması için herkesin bu hareketi desteklemesi gerekiyor. Kuryeye verseniz bile olur. Yeter ki katılın.
Adres: Mü-Yap Bağlantılı Hak Sahibi Fonogram Yapımcıları Meslek Birliği Kuloğlu Mah. Turnacıbaşı Sok. No:16 Kat:5 80070 Beyoğlu İstanbul.
CD Kapakları indirme linki: MÜ-YAP CD"

hareketin 2.si de geldi ; dinlemeparkı
ayrıca bakınız; Özgur Uckan